BM Değerleriyle Uyumlu Eleştirel Düşünme ve Empatiyi Geliştirmeye Yönelik Bir Pedagoji
Pedagojik çerçeve, küresel vatandaşlık, sürdürülebilir kalkınma ve insan hakları dahil olmak üzere Birleşmiş Milletler (BM) tarafından benimsenen temel değerlerden yararlanarak eleştirel düşünme ve empati geliştirmek üzere tasarlanmıştır. Bu yaklaşım iki farklı ancak birbiriyle bağlantılı ölçekte çalışır: kapsayıcı çerçeveyi ve hedefleri belirleyen makro ölçek ve bu hedefleri gerçekleştirmek için kullanılan belirli metodolojileri tanımlayan mikro ölçek.
Makro ölçekte pedagoji, BM değerlerine uyum yoluyla eleştirel düşünme ve empatinin geliştirilmesine öncelik vermekte, küresel sorumluluk ve birbirine bağlılık duygusunu teşvik etmektedir.

Mikro ölçekte iki temel yöntem uygulanmaktadır:
- Duygusal bağı ve ilişkilendirilebilirliği harekete geçirmek için nörobilim ilkelerine dayanan görsel hikaye anlatımı
- Yapay zeka (YZ) tarafından kolaylaştırılan Sokratik diyalog, yansıtıcı düşünmeyi ve ötekiliğin ve insanların birbirine bağlılığının daha derin bir şekilde anlaşılmasını teşvik etmektedir
Hikâye anlatma yönteminin merkezinde, ayna nöronların aktivasyonu yoluyla kolaylaştırılan duygusal bulaşma kavramı (duyguların bireyler arasında aktarıldığı süreç) yer almaktadır. Bu sinirbilimsel mekanizma, okuyucuların empatik tepkileri içsel olarak simüle etmelerini sağlayarak duygusal deneyimler arasında etkili bir köprü kurar. Dil öğrenimi bağlamında bu anlatılar, duygusal durumları yansıtan ve beynin otomatik olarak ve genellikle bilinçsizce başkalarının eylemlerini veya duygularını yansıttığı bir süreç olan beynin duygu motor rezonansını harekete geçiren özenle seçilmiş ifadeler kullanarak empatiyi geliştirmek için sinirbilimsel ilkelerden yararlanır. Eşlik eden görsel unsurlar da aynı amaca hizmet edecek şekilde tasarlanmış olup duygusal bağlılığı ve empatik anlayışı güçlendirmektedir.
Bir yapay zekâ aracısı yardımıyla sunulan Sokratik diyalog, 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı (SKA) pencersinden ifade edildiği üzere, sosyal gerçekliklerin eleştirel bir incelemesinin yanı sıra duygusal gerçekliklerin tanınmasına odaklanarak bu yaklaşımı daha da tamamlamaktadır. Bu yöntem, öğrencileri toplumsal zorluklar üzerinde eleştirel bir şekilde düşünmeye teşvik ederken, farklı bakış açılarının empatik bir şekilde anlaşılmasını sağlamakta ve bu sayede BM’nin sürdürülebilir ve kapsayıcı küresel kalkınma vizyonuyla uyumlu hale gelmektedir. Tüm bu stratejiler, yalnızca dil edinimini geliştirmekle kalmayıp aynı zamanda küresel vatandaşlık için gerekli bilişsel ve duygusal yetkinlikleri de besleyen sağlam bir pedagojik model oluşturur.